بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَآ إِنَّا رَسُولُ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ١٦

Firavun'un yanına vararak ona deyiniz ki; «Biz bütün alemlerin Rabb'i olan Allah'ın peygamberiyiz.

– Seyyid Kutub

أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ١٧

İsrailoğullarının bizimle birlikte buradan ayrılmalarına izin ver.

– Seyyid Kutub

قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ ١٨

Firavun dedi ki: «Biz seni çocukken yanımıza alarak büyütmedik mi? Ömrünün birçok yılını aramızda geçirmedin mi?»

– Seyyid Kutub

وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ ٱلَّتِى فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ ٱلْكَٰفِرِينَ ١٩

Sonunda o ağır suçu işledin. Sen o sırada bir kafirdin.

– Seyyid Kutub

قَالَ فَعَلْتُهَآ إِذًا وَأَنَاْ مِنَ ٱلضَّآلِّينَ ٢٠

Musa dedi ki: «O suçu işlediğim sırada ben henüz doğru yolu bulmuş değildim.

– Seyyid Kutub

فَفَرَرْتُ مِنكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِى رَبِّى حُكْمًا وَجَعَلَنِى مِنَ ٱلْمُرْسَلِينَ ٢١

Bu yüzden sizden korkunca yanınızdan kaçtım. Sonra Rabb'im bana hikmet bağışlayarak beni peygamberlerinden biri yaptı.

– Seyyid Kutub

وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَىَّ أَنْ عَبَّدتَّ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ٢٢

O nimet diye başıma kaktığın şey israiloğullarını köleleştirmenin sonucudur.»

– Seyyid Kutub

قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ ٱلْعَٰلَمِينَ ٢٣

Firavun, «alemlerin Rabb'i dediğin nedir?» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ ٢٤

Musa «Eğer kesin gerçeği öğrenmek istiyorsanız, O göklerin, yerin ve bu ikisi arasındaki bütün varlıkların Rabbidir» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُۥٓ أَلَا تَسْتَمِعُونَ ٢٥

Firavun çevresindekilere «dediklerini duyuyor musunuz?» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلْأَوَّلِينَ ٢٦

Musa: «O hem sizin hem de sizden önceki atalarınızın Rabbidir» dedi.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu